SÜLEYMAN CERAN - UZAK ÜLKE
 
  ANA SAYFA
  11 EYLÜL VE SİNEMA
  BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  EDEBİ PANKART-RÖPORTAJ-ASIM ÖZ
  TANRI'NIN KİTABI
  İNTİKAM PEŞİNDE
  BİR AZİM HİKAYESİ: HAYAT
  DARBE İLE DİRENİŞ ARASINDA GÜNCE OKUMALARI
  ZİNCİRLEME İLETİŞİM KAZASI: BABİL
  DERVİŞ GÖZÜYLE GAZZE
  GAZZE'YE YENİ BİR HADRİANUS DUVARI
  UZAK İHTİMAL
  RONİ MARGULİES
  KARTAL GÖZ
  YAHYA KEMAL
  HASAN DI TIRO
  ZEMHERİ GÜNLÜKLERİ
  ALTERNATİF HİSLER SÖZLÜĞÜ
  YER SOFRASI GÜZELLEMESİ
  HİNDİSTAN’DA CENİN KUYULARI
  "DAĞIN ARDI ZEYTİN"
  TAKİS EMMANUEL KİMDİR?
  KALBİM ELLERİNDE USTAM!
  DUBLÖRÜN DİLEMMASI
  ÇOCUK EDEBİYATININ ÖNCÜ ESERİ
  AMÉLİE
  “İYİ GECELER ve İYİ ŞANSLAR!”
  GUANTANAMO YOLU
  KİTAP LİSTESİ
  VİDEO İZLE
RONİ MARGULİES
YENİ BİR EDWARD SAİD Mİ?
 
Süleyman Ceran
 
 
   “Kalpsiz Dünya’nın Kalbi”, eleştirmen ve şair Roni Margulies’in son yayınlanan kitabı. Çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan otuza yakın deneme ve iki söyleşiden oluşan kitabın ilk göze çarpan özelliği bölüm başlıkları; Din’e karşı dinsizlik duruşunu, Ak Parti’ye karşı sosyalistlik vurgusu, siyonizme karşı anti-Siyonistlik çıkışını ifade eden bölümleri kitabın belirleyici yönlerini oluşturuyor.
   Dine önem vermeyen Polonya asıllı Yahudi bir ailenin üyesi olarak İstanbul’da dünyaya gelir Roni Margulies. Ailesi içinde kırması gereken derin kabullenmişliklerin ve önyargıların olmaması sayesinde Margulies’in İsrail devletini kabul edilemez bulması, anti-siyonist olması ve sosyalist çizgisi çok zor olmamış.
  Kitabın hemen başında “Müslümanlar, Afyonkeşler ve Biz Dinsizler” (s. 3) başlıklı denemesinde yıllardan beri gelen bir yanılgıyı düzeltmekle başlıyor işe yazar. Karl Marks’ın “din afyondur” sözünü irdeleyerek bu cümlenin öncesindeki cümleleri bizlere taşıyarak farklı bir sonuca ulaşıyor. Marks, “Din, ezilen yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur. Kitlelerin afyonudur.” (K. Marks, F. Engels, “Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Bir Katkı”, Din Üzerine, çev. Kaya Gönenç, Sol Yayınları, 1976, s. 37-55.) derken kullandığı “afyon” kelimesi o dönem için ağrı kesici, acıları dindirici bir ilaç anlamında kullanıldığını örneklerle anlatarak dinin insanların anlamadıkları, çözemedikleri, mutlu olamadıkları bir dünyada insanların acılara karşı yaralarını rahatlatmak için imal ettikleri bir merhem olduğunu söyleyerek farklı bir bakış açısı geliştirmeye çalışır Margulies.
   Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (BAK) çerçevesinde Müslümanlarla yaptıkları ortak eylemliliklerden etkilendiğini saklamayan yazar, “Müslümanların savaş karşıtlığı, şiddet karşıtlığı tutarlı mı?” sorusunu sorarak sadece Müslümanları değil solcu geçinip de Rusya’nın Doğu Avrupa’yı, Macaristan’ı, Çekoslovakya’yı ve Afganistan’ı işgal etmesini desteklemelerini de eleştirerek Taliban’ın, Hamas’ın ve Hizbullah’ın isteseler de istemeseler de antiemperyalist mücadelenin askeri cephesinde direnişin ön saflarını oluşturduklarını söyleyerek över ve ölçüyü ortaya koyar: Petrol ve doğal gazı devletleştiren Evo Morales’i nasıl sorgusuzca destekliyorsak, Şeyh Nasrallah’ı da aynı azimle desteklemek gerekir. (s. 30)
   Roni Margulies’i pek çok solcudan ayıran şey devlete ve kemalizme karşı Müslümanların yanında yer almayı önemseyen, savaş karşıtlığını başat alarak pek çok alanda birlikte çalışmayı ciddiye alan bir insan olmasıdır herhalde.
 
Margulies’in Türk Solu İle Hesaplaşması
 
   Roni Margulies Türkiye’nin sol zihin haritasını yoklar ve sık sık ağır eleştirilerde bulunur. Deniz Gezmiş’in idamına karşı çıkıp Adnan Menderes’in idamına sevinen, Ergenekon sürecinde bir yol ayrımına giren, yargı darbesine sesini çıkarmayan solculara çatan Margulies, “ ‘Darbeye hayır!” diyemeyen bir solcu, halkın seçilmiş bir hükümet tarafından değil, doğrudan asker, bürokrasi ve yargı tarafından yönetilmesini tercih ediyor demektir. Bu kişin “solcu” olduğuna ancak bir zamanlar Türk Tarih Tezine ve Güneş Dil Teorisine inanılan bir ülkede inanılabilir.” der(s. 69). Yine belirgin eleştiriler üzerine “Darbecileri seçilmişlere tercih eden kişiye solcu denmez, Kemalist denir. Türkiye’de kendini solcu zannedenlerin önemli bir kesiminin solcu değil Kemalist olması, solculuğa, sosyalizme kötü not vermenize neden olmamalıdır.”(s. 71) diyerek kendini Kemalistlerden, Stalinistlerden, TKP’lilerden ayrı tutarak Marksist çizgisine sahip çıkarak farklılığının altını çizme ihtiyacı hisseder. Bu hissiyatın temellerinde Türkiye’deki sol algısının CHP ve içinde İşçi Partisi gibi ulusalcılık fikri etrafında örgütlenmiş yapıların oluşturduğu algı yatmaktadır. Türkiye solu 27 Mayıs darbesini “ilerici” görür ve destekler, 12 Eylül’e karşı çıkar, 28 Şubat’a “postmodern” darbesini ve 27 Nisan “sanal” darbesi ile “yargı” darbelerini sahiplenir. Yani işine gelen darbeyi sahiplenir. Her türlü açılıma karşı olan sol zihniyeti milliyetçi çizgi ile de paralellik gösterir. İşte bu noktada devrimci, demokrat, antiemperyalist zihne sahip Roni Margulies kendini sıradan ve artık bayağılaşan sol zihniyetten ayırır, taraf olur.
 Roni Margulies’e göre Türkiye’deki işçi sınıfının karşısında duran sorun, politik İslam değil Kemalizm’dir. Çünkü Kemalizm ve Türk solu Türkiye’de resmi devlet ideolojisini benimser ve içselleştirir. Kürt sorununa duyarsızdır ve milliyetçi bir karaktere sahiptir; devrimcidir ama ona göre sosyalist değildir. Böyle bir durumdan kurtuluş için reçete vermeyi de ihmal etmez, “Türk solu ve Türk işçi sınıfı Kemalizm ile çok uzun sürmüş evliliğine son verip boşanmadığı sürece, son tahlilde egemen sınıfın yedeğinde kalmaya devam edecek, kurtuluş ümidi olmayacaktır.”(s. 122)
  
Margulies’in Siyonizmle Hesaplaşması
 
    Filistin-İsrail sorununa yabancı olan ya da yüzeysel vakıf olanlar için Roni Margulies önemli bir isim. Yazılarında ara ara tekrara kaçsa da neredeyse derli toplu bir şekilde siyonizmi ve semitizmi anlatır. İsrail Devleti’nin kurulma aşamalarını, kurulduktan sonra yaşananları akıcı, iğneleyici ve oldukça zeki bir üslupla ifade eder ve ufuk açıcı sonuçlar ortaya çıkarır. Gazze saldırılarının İsrail toplumunun büyük bir kesimince onaylanmasını irdelerken “altmış yıldır savaş halinde yaşayan, üç yıl askerlik yaptıktan sonra ömrünün her yılının bir ayını tekrar askerde geçiren, silahlarla mutfak eşyaları kadar haşır neşir olan bir toplum, nasıl bir toplumdur? Çocuklarını nasıl büyütür? İnsanlıkla, yaşamla ilişkisi nedir? Uygar bir dünyada geleceği var mıdır?” diye sorduktan sonra , “Dünyadaki her bir Yahudi’nin sağlığı ve huzuru için, İsrail devletinin ortadan kalkması, bölgedeki tüm halkları kucaklayan bir devlete yerini bırakması gerek.”(s. 143-144) sonucuna dünya üzerinde Yahudi kökenli kaç kişi ulaşabilir ki? Margulies, özel bir insandır.
 Ortadoğu’daki sorunu oldukça basit bir örnekle açıklar Margulies:”İngiltere’nin kuzeyinde yaşayan ve Viking asıllı oldukları kuşkusuz olan İngilizler Danimarka’ya yerleşse ve tepeden tırnağa silahlanarak Danimarkalılara, “Burada eskiden bizim atalarımız yaşıyordu, burası bizim, siz çevre ülkelere gidin, burada biz yaşayacağız” dese, dünya kamuoyu bunu kabul edilir mi bulurdu? Uluslar arası hukuk bunu onaylar mıydı? Filistin’de kabul edilebilir bulundu ve tam 60 yıldır onaylanıyor” (s. 103-104)diyerek lafı gediğine oturtarak meseleyi basitçe izah eder.
   Margulies’in önemli tespitlerinden bir diğeri dünyada yükselen dalganın “antisemitizm” değil “İslam/Arap” düşmanlığı olduğudur. Bu düşmanlığın antisemitizm gibi tarihi kökenlere sahip olmayıp tamamen bilinçli ve devlet eliyle geliştirilen bir ırkçılık olduğunun altını çizer.
 
Yeni Bir Edward Said mi?
   Roni Margules’i düşününce aklıma, 1978 yılında yazdığı “Oryantalizm” kitabı ile bir çok teorisyene bu konuda çığır açan, akademik hayata büyük fikirler kazandıran, Filistin’le ilgili sayısız makale yazan, 2000 yılında Lübnan sınırından İsrail’e attığı taşlarla entelektüelliğinin hakkını veren ve 25 Eylül 2003’te hayatını kaybeden Edward Said gelir. İkisi de Müslüman değildir ama adeta kapı komşularıdır onlar. Said Hristiyan, Margulies ise Yahudi kökenli bir Marksist. Her ikisi de aktivist.
   Roni Margulies her ne kadar Marksistliliğini yazılarında sıkça dile getirip gözümüze soksa da pek çok konuda ortak kanaatlere sahip olduğumuz ortada. Bize yakın ama içeriden değil. Sıcak, samimi ve bir entelektüel. Gazze sokaklarında taş atarken fotoğrafı çekilebilecek potansiyelde ama şimdilik savaş karşıtı gösterilerin ortasında, meydanlarda bir yazar. Geçtiğimiz haftalarda ÖDP’li bir grubun “İslamcı”lık vurgusu içeren yeşil boya saldırısına maruz kalan Margulies, gerçekten orijinal bir insan.
   1999 yılında Seattle gösterilerinden beri adeta çığ gibi büyüyen eylemlilikler çizgisi Türkiye’de de kendini göstermiş, 1 Aralık 2002’deki İstanbul gösterisi, 1 Mart 2003’te Irak’ta Savaşa Hayır Koordinasyonu’nun bir araya getirdiği on binlerce kişinin katıldığı eylem ve sonrasında 19 Mart’taki Küresel Eylem Günü gibi organizasyonların içine bizzat dahil olan ve bu eylemliliklerde Müslümanlarla birlikte, omuz omuza olmayı önemsediğini söyleyen şair, yazar, çevirmen ve aktivist Roni Margulies, yeni bir Edward Said olabilir mi? Neden olmasın!
 
   
 
 

 


"BİR MECZUB OLUŞUMU OLARAK: FLASH MOB" ADLI YAZIM www.haksozhaber.net'TE..

"GERÇEKLERE VEDA" ADLI "VEDA" FİLMİYLE İLGİLİ YAZIM UMRAN DERGİSİ'NİN NİSAN 2010 SAYISINDA YER ALMAKTADIR.

"NUH'UN GEMİSİNE BİNENLERDEN OLMAK" ADLI YAZIM HECE DERGİSİ'NİN NİSAN 2010 SAYISINDA.

"BÜŞRA" FİLMİ İLE İLGİLİ YAZIMLA BERABER "RACHEL CORRİE" İLE İLGİLİ YAZIM DA HAKSÖZ DERGİSİ NİSAN 2010 SAYISINDA

UMUDUN İŞARET FİŞEKLERİ:ATASOY MÜFTÜOĞLU'NUN KALEMİ", HECE YAYINLARI'NDAN OCAK AYI İÇİNDE ÇIKAN, "IRMAĞIN İÇLİ SESİ: ATASOY MÜFTÜOĞLU" ADLI ESERDE YAYINLANMIŞTIR.

"BOSNA'DA EFSABNEVİ BİR KOMUTAN: NASIR ORİÇ" ADLI YAZIM HAKSÖZHABER'DE.

"MEL GIBSON NEYİN PEŞİNDE" ADLI "İNTİKAM PEŞİNDE" FİLMİYLE ALAKALI YAZIM DÜNYABİZİM'DE.

UZAK ÜLKE-UZAK ÜLKE-UZAK ÜLKE

 







IP adresi
 
 
 
 
 
  "VİDEO İZLE MENÜMÜZDE GÖRÜNTÜ SEÇENEKLERİMİZ ARTIYOR. İZLEYEBİLİRSİNİZ..  
Bu güne kadar 32488 ziyaretçiburadaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol